Loading...

Kapadokya - Yakından

Nihat Yılmaz

Blog Featured Image
Kapadokya’nın görece az fotoğraflanan yerlerinde de özgün bir bakış geliştirmek ve kalıpların dışında, farklı bir estetik dilde görsel temalar yaratmak mümkün.

Kapadokya, tarih boyunca birçok topluluğun gelip geçtiği, Anadolu’nun tam ortasında yer alan, yer yer vadileri ve kanyonları, yer yer uçsuz bucaksız düzlükleri ile aynı anda farklı derinlikleri içinde barındıran egzotik bir lokasyon. Tıpkı karmaşık coğrafyası ve volkanik yapısından ileri gelen katmanlaşmış jeolojisi gibi, Anadolu tarihinin ve insanının da katman katman çeşitlendiği ve birbirine karıştığı büyülü bir yer. Yüzyıllar boyu insanların ihtiyaçlarına karşılık vermiş ve onlara barınak olmuş bu tarihsel ve kültürel zenginlik, şimdilerde turizmin de yükselen yıldızı.

Son yıllarda sosyal medyanın yaşamımız ve görsel algımız üzerindeki artan etkisini düşündüğümüzde, Kapadokya’nın mağara otelleri, balonları ve manzara fotoğraflarıyla ön plana çıktığını, eskiye nazaran daha görünür olduğunu ve hemen hemen herkesin ilgisini çektiğini söyleyebiliriz. Bir diğer yandan bu görünürlüğün fazlasıyla artması durumunun fotografik açıdan bir körelmeye ve görsel bir tekdüzeliğe neden olduğu da söylenebilir. Kurgulanmış, kusursuz düzenlemelere sahip, ana akım izleyiciyi sürükleyen ve gerçekle arasındaki bağı koparan, diğer tabirle “yapay bir bakışla mükemmelleştirilmiş” fotoğraflar, çoğu zaman suni bir beğeni hissi uyandırıp benzer görsel arayışlara eğilim göstermeyi güdülüyor. Bu eğilimin olumsuz sonucu olarak, herkes benzer estetik kaygılarla fotoğraflar üretmeye çabalıyor ve bu popülist algı insanları belirli, klişeden arınanamamış bir görsel kalıba hapsediyor.

Kapadokya’nın zaten özünde var olan doğallığı ve güzelliğini, görsel olarak daha da mükemmel tasarlama güdüsüyle kaydedip, estetik eğilimleri tekdüze bir bakışa hapsedip, insanların bu coğrafya ile kurduğu doğal bağı es geçmek bir seçenek. Bir diğer seçenekse, yaygın görsel estetik kalıpların dışında kalarak, coğrafya ve insanın arasındaki o varoluşsal bağı, olduğu gibi, tüm estetik trend ve kaygılardan bağımsız olarak kaydetmek. Belki de güzel görünenleri bir anlığına es geçip, “çirkin görünenlere” odaklanmak.

Kapadokya’nın görece az fotoğraflanan yerlerinde de özgün bir bakış geliştirmek ve kalıpların dışında, farklı bir estetik dilde görsel temalar yaratmak mümkün.

Özgün, minimal ve Kapadokya’nın ruhuna yaraşır şekilde doğal...