Loading...

YOL

Evren Özesen

YOL

Şehirde doğdum. Babam da bu şehirde doğmuş. Oğlum da burada doğdu. Burada yaşıyorum. Sokaklarını, parklarını, meydanlarını hayatım boyunca can çekişirken, sakat bırakılırken görmemiş olsaydım daha mı çok severdim bilinmez ama çok severim burayı. İlkokula ve son okula hep burada gittim. Çok defa âşık olsam da ilk kez ve son kez burada âşık oldum. Buranın takımını tuttum, burada ürettim. Burası benim evim. Annem de ömrünün yarısından fazlasını bu şehirde geçirdikten sonra öldü. Ama başka bir yerde doğmuş. Denizi, sahili ve bolca zeytin ağacı olan bir kıyı kasabasında. O kasabada ben de çok zaman geçirdim. İlk kez burada öpüştüm, ilk biramı burada içtim. Hayatımın yüzlerce gün doğumunu ve batımını bazen sahillerinde bazen avucumun içi gibi bildiğim zeytinliklerindeki küçük bir kulübede karşıladım. Demem o ki, oradayken oralıyım, turist değil. Şehrim hayatın olağan akışından çok daha hızlı değişti, değişiyor. Artık burayla baş etmek istemiyorum. Bazen üç kazanıyorum ama hep beş harcıyorum. Yıkılan her binayla, açılan her yeni yolla sanki birileri beynimin içini oyup oradan bir şeyler almaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. Artık burada yaşamak istemediğimi düşünmeye başlayalı çok oluyor.