Loading...

Geçmiş Zamanın Hikayesi: Hasankeyf

Dilara Açıkgöz

Blog Featured Image
Bir olayla ilgili sonu gördüysek onun muhtemel sonlarını düşünmeyi bırakırız. Sonu gördüğümüzde konunun kendisi de tüm mümkünlerden ayrılmış olur. Ama anıları olan insanlar için muhtemel sonlar hep vardır. Sonuna kadar mücadele edilen Hasankeyf gibi mesela…
Hasankeyf ile ilgili artık zamanın bittiğini biliyordum. Yıllardır gündemden düşmeyen Ilısu Barajı Projesi’nde artık sona gelinmiş, geçmişi 12 bin yıl öncesine uzanan antik kent Hasankeyf ile eşsiz Dicle Vadisi’nin sular altında kalması kesinleşmişti. Projenin yapılmaması için onlarca yıldır verilen mücadele de yeterli olmamıştı.
Birçok medeniyete, kimliğe, dine, dile, inanışa, kültüre ev sahipliği yapan, binlerce yıllık geçmişiyle sadece Türkiye tarihine değil insanlık tarihine de ışık tutan antik kentin bana anlatacak çok şeyi vardı. Boşaltılan evler, evlerin bahçelerinden kesilen ağaçlar, son anda çıkarılmaya çalışılan ve taşınmayı bekleyen tarihi eserler, betonla doldurulan mağaralar ile taşınmak zorunda kalmış mezarlar vardı şimdi önümde.
1981 yılında birinci derece sit alanı ilan edilen antik kentte, şimdilerde kepçeler ve dozerler yerlerini almıştı. Bir zamanlar şehrin sakinlerinin barınma ihtiyacını karşılayan mağaralar Raman Dağı’ndan getirilen hafriyatla dolduruluyor, taşınamayan tarihi eserler betona gömülüyordu.
Şehir sakinlerinden bir kısmı artık kısa süre önce inşa edilen “Yeni Hasankeyf” konutlarına yerleşmeye bir kısmı da büyük kentlere göç etmeye başlamıştı. İyi ve konforlu bir ev inşa edebilirdiniz insanlara ama göbek bağıyla bağlı oldukları bu yerden öylece ayrılmalarını beklemek mümkün değildi.
Bu yüzden Hasankeyf’in son günleri herkes tarafından farklı duygularla yaşanıyordu ve ben bunlara şahitlik ediyordum.
Hasankeyf ziyaretimden yaklaşık bir ay sonra çarşı ve kalan evler tamamen boşaltıldı. Taşınacak son tarihi eser olan Er Rızk Camii’nin parçaları da Yeni Hasankeyf’te yerini aldı. Birkaç ay sonra ise Dicle Vadisi’ndeki su seviyesi yükseldi, etrafındaki köyler ile Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kaldı. Anılar, duygular, hayaller ve ruhlar da antik kentle birlikte sulara gömüldü. Hasankeyf şimdi sonsuza kadar yitirilmiş ama akıllarda kalanlarla hatırlanacak geçmiş zamanın bir hikâyesi oldu…